"'Zhen-jiu-ology "yi akupunkturun geçmişteki gerçek tanımı olarak biliyoruz. Tarih öncesi dönemlerde "bian" (yeşim) taşları , "ağaç kabukları" ve bronz çağından itibaren de metal iğnelerle uygulanan akupunkturun kendisine "zen" adı verilir. "Jiu" ise moksibasyon adı verilen sıcak ve dumanlı işlemin cilt üzerine direkt veya dolaylı uygulaması ile akupunktur noktalarının uyarılması ve enerjinin aktığı düşünülen meridyen kanallarındaki dolaşımın düzenlenmesini temsil eder. İnsan vücudundaki bilinen dolaşım; arter-ven-lenf kanalları ile vücut sıvılarının akışı, sinirler ile de elektriksel akış ve düzen sağlanır. Akupunktur bunlara müdahale ettiği gibi, "bonghan" kanalları ya da başka bir deyişle "Heine teorisi" ile bilinen temel madde veya matrix mikrotübüler esnek ve dayanıklı komplex bir yapı ile de çalışır. Vücut akupunkturu daha çok duygusal bedenle , kulak akupunkturu daha çok zihinsel ve fiziksel bedenle, kafa derisi, el ve ayak mikrosistem akupunkturu da daha çok fiziksel bedenle çalışır. Hekim arkadaşlarımla ve halkımızla bu tespit ve düşüncelerimi farklı eğitimlerle paylaşacağım. 20.yy.'ın ortalarından itibaren Türkiye'de akupunkturun tanıtılmasına çok büyük emekler vermiş ve TC. Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları çalışmalarla hekimlerin uygulayabileceği bugünkü hale gelmesi için çalışmış iki değerli hocamın 2006 yılında Antalya'da yapılan akupunktur kongresindeki sunumlarını sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Kendilerini saygı ve hürmetle anıyorum.